PULMONER (AKCİĞER) EMBOLİSİ NEDİR?

Pulmoner emboli; çoğu zaman bacak damarları içinde oluşan pıhtının (derin ven trombozu) kan akışı yoluyla bulunduğu bölgeden ayrılarak akciğer damarlarına ulaşıp tıkanmaya yol açmasıdır. Akciğer damarlarına ulaşıp tıkayan pıhtı, oksijenle beslenmesi gereken kirli kanın akciğere ulaşmasını engeller. Pıhtı ne kadar büyükse akciğerlerde kan dolaşımı o kadar çok bozulur. Oksijensiz kan akciğerler tarafından oksijenle beslenemez ve vücuttaki oksijen seviyesi hayatı tehdit edecek derecede düşebilir.

Pulmoner emboli ani ölümlerin önemli bir nedenidir. Araştırmalar, vakaların yaklaşık üçte birinde, teşhis yapılamaması durumunda hayatın kaybedildiğini ortaya koymuştur.  Bununla birlikte, zamanında yapılan erken müdahale ile pulmoner embolinin tedavi edilmesi mümkündür.

Bir kısım hastada kronikleşen pulmoner emboliler kalıcı pulmoner hipertansiyona neden olabilmektedir. Kalıcı pulmoner hipertansiyon da hastanın yaşam kalitesini ileri derecede sınırlayan ve kalp yetmezliğine bağlı hayati sorunlar yaratabilen bir durumdur.

 

PULMONER EMBOLİ NEDEN OLUR?

Pulmoner emboli vücutta kan dolaşımını bozup pıhtıya (derin ven trombozuna) yol açan riskli durumlarda oluşur. Damarda pıhtı oluşumunun başlıca nedenleri; 1) kan dolaşımının yavaşlaması, 2) damar duvarının zedelenmesi sonucu kanın akışkanlığın bozulması ve 3) kanın pıhtılaşma eğiliminin artmasıdır.

Bu üç temel mekanizma ile pulmoner emboli riskini artıran başlıca durumlar; ileri yaş, hareketsizlik, aile öyküsü, kemik kırıkları, kanser, cerrahi sonrası dönem, obezite, hamilelik ve lohusalık dönemi, bazı hormonal ilaç tedavileridir.

 

PULMONER EMBOLİ BELİRTİLERİ NELERDİR?

Pulmoner embolinin klinik belirtileri, damarlarda meydana gelen tıkanıklığın boyutu ve şiddetine bağlı değişiklik gösterir. Çok küçük emboliler belirti vermeyebilir. En sık görülen belirti ani başlangıçlı nefes darlığıdır. Nefes darlığının şiddeti embolinin büyüklüğü ile orantılıdır. Öksürük, göğüs ağrısı diğer sık görülen şikayetlerdir. Ayrıca çarpıntı, baş dönmesi, baygınlık, ateş, öksürükle kan tükürme gibi şikayetler olabilir.

 

PULMONER EMBOLİ NASIL TEŞHİS EDİLİR?

Pulmoner emboli kendine has belirtisi olmadığı, görülen belirtiler diğer akciğer hastalıklarında da olabileceği için tanısı gecikebilen bir hastalıktır. O nedenle pulmoner emboli teşhisinde en önemli adım, risk faktörü taşıyan kişilerde embolide görülen belirtiler ortaya çıkarsa hastalıktan şüphe edilmesi ve hastanın biran önce incelemeye alınmasıdır. Uzman bir hekim tarafından alınan hastalık öyküsü ve detaylı fizik muayene sonrası bazı ek görüntüleme ve laboratuvar tetkiklerine başvurulması gerekir. Bunlar arasında ilk yapılması gereken incelemeler; kandaki pıhtılaşmanın tespit edilmesi adına d-dimer testi, akciğerdeki sorunun değerlendirilmesi adına akciğer röntgeni ve ilaçlı akciğer tomografisi ve bacak damarında pıhtının kaynağını tesbit etmek üzere venöz doppler ultrasonografisidir. Tomografi çekilemeyen hastalarda diğer yöntemler; akciğer ventilasyon perfüzyon görüntüleme, elektrokardiyografi (EKG), ekokardiyografi, pulmoner anjiografi ve venografidir. Tüm bu incelemeler ışığında elde edilen verilerin değerlendirilmesi sonrası pulmoner emboli tanısı konulabilir.

 

PULMONER EMBOLİ TEDAVİSİ NASIL YAPILIR?

Pulmoner emboli tedavisi, hastada gelişen klinik durumun ciddiyeti ve hastalığın şiddetine göre belirlenir. Pıhtı gelişimini önleyici ya da oluşan pıhtıyı ortadan kaldırmaya yönelik tedaviler uygulanır. Ağır olgularda yoğun bakım tedavisi gerekebilir. Uygulanan ilaç tedavileri uzun sürelidir. Genellikle 3-6 ay tedavi sonrası kontrol tomografi çekilerek hasta yeniden değerlendirilir. Tedavinin kesilip kesilmeyeceğine, mevcut hastalık durumu ve risk faktörlerinin ortadan kalkıp kalkmadığına göre karar verilir. Bazı durumlarda ömür boyu pıhtı önleyici (kan sulandırıcı) ilaç kullanımı gerekebilir.

 

PULMONER EMBOLİDEN KORUNMAK MÜMKÜN MÜDÜR?

Risk faktörü olan kişilerde alınacak bazı önlemler ile pulmoner emboliden korunmak mümkündür. İdeal vücut kilosuna gelinmesi, egzersiz yapılması, uzun seyahatlerde bol sıvı tüketimi ve bacak egzersizleri, sigara kullanılmaması, hormon tedavilerinin doktor kontrolünde kullanılması, yüksek riskli kişilerde koruyucu (kan sulandırıcı) ilaç tedavisi, varis çorabı kullanımı bu önlemler arasındadır.